Şehrin birinde bir kadın ve onun genç oğlu yaşarmış. Çete savaşları sırasında kadının oğlu, başka bir çocuk tarafından öldürülmüş. Mahkemede ölen çocuğun annesi katil olan çocuğa “seni günün birinde öldüreceğim” diyerek mahkemeyi terk etmiş. Hapiste kaldığı sürece katil olan çocuğu ne ailesi ne de bağlı olduğu çete üyeleri ziyaret etmiş. Ziyaret eden tek kişi varmış. O da ölen çocuğun annesi. Ölen çocuğun annesi, katil çocuğun cezası bitince onu evlat edinmiş. Eve geldiklerinde ona ölen çocuğunun odasını vermiş. Birlikte yaşamaya başlamışlar. Günün birinde, kadın çocuğa, “mahkeme sırasında seni öldürmekle ilgili bir şeyler söylemiştim. Söylediğim gibi sen öldün, artık başka bir insansın” demiş.
Affetmek bir insanın sahip olabileceği en mükemmel şey. Bazı kitaplar başkasını affetmenin kendimizi affetmekle ilgili olduğunu söylüyorlar. Ben de bu görüşe katılıyorum. Laf olsun diye değil de kalpten gelen bir affetme, insanı çok rahatlatır. Kalpten bir affetme olduğunda nasıl uzun süren yoğun bir ağlamadan sonra insan kendisini çok rahatlamış hisseder işte böyle bir his beliriverir içinizde. Affedemediğiniz o olay artık eskisi gibi kafanızı kurcalamaz. Ve böylece onun için özel enerji alanı tutmanıza gerek kalmaz. Kendinizi özgürleşmiş ve tam hissedersiniz.
Herhangi bir şey sebebiyle kendinizi affedemediğiniz de, üzüntü, keder, suçluluk önce kendinizi sonra da çevrenizdekilere zarar vermekle sonuçlanır. Başkalarını affedemiyorsanız kendinizi affedememenizden kaynaklanıyordur. Kendinizi affetmek yaşadığınız tatsız deneyimden bir şeyler öğrenmek ve yolunuza devam etmekle ilgilidir. Başkasını affetmek ise şefkat duymakla, karşınızdakinin acılarından kurtulmasını dilemekle ilgilidir.
Kısaca içimizde tatmini bulamazsak dışarıda tatmin olmak mümkün olmayacaktır. Bilge bir kişi, sohbetlerinden birinde iki tür altın olduğundan bahsetmiş ve şöyle devam etmiş. Bu altınlardan birisi içerideki diğeri de dışarıdaki altındır. Dışarıdaki altına sahip olmak için çok çalışırız. Büyük bir altına sahip olmak için ortaya altın koymak yani çok çalışmak gerekir. Hayatımızın çoğu dışarıdaki altına sahip olmak için geçiyor. Öldüğünüzde sahip olduğunuz altınlar sizi terk edecekler ya da siz onları terk edeceksiniz.
İçerideki altın da ise ona ne kadar verirsen o da sana aynısı verir. İçimizdeki altının ortaya çıkması affetmekle ilgilidir. Herhangi bir şey olduğunda affedip affetmemekle ilgilenmek yerine deneyimden öğrenmeyi seçmek bizi daha şefkatli yapacaktır. Bu şekilde yavaş yavaş kalbimizi eğitmeye başlarız. Kalbi eğitmeyi de bizden başka kimse yapamaz. Eğitimlerimiz sırasında bu konudan hiç bahsedilmez. Çünkü özgürlük ve sevgi isteğe bağlıdır. Yani sadece sizin bileceğiniz bir iştir. Zorla özgürlük ve sevgi öğretilmez. Aksi durumda o başka bir şey olacaktır!
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Kaynak: Ösel Paris’in Educating Heart ile ilgili yaptığı konuşma