Her gün sorumlulukları bir arada yürütüyoruz, zorluklarla karşılaşıyoruz ve hayatın karmaşıklıklarında yol alıyoruz. Hızlı tempolu dünyamızda, zihnimizin doğal hali olan potansiyel ve berraklıkla dolu parlak bir ışık halini unutturuyor. Bunun yerine kendimizi olumsuzluklara ve stres faktörlerine o kadar odaklanmış buluyoruz ki zihnimizin ışık yönünü beslemeyi unutuyoruz.
Peki ya düşüncelerimizi ve eylemlerimizi bilinçli olarak yeniden yönlendirip o ışıkla yeniden bağlantı kurabilseydik?
Zihninizi, her biri farklı düşünceleri, duyguları ve deneyimleri temsil eden bir dizi dolap olarak hayal edin. Sürekli olarak stres faktörleri veya dikkat dağıtıcı şeylerle meşgul olduğumuzda, bu dolapları açık bırakma eğiliminde oluruz ve zihinsel alanımızı dengesini bozarız. Çözülmemiş sorunlarla veya günlük endişelerle dolu her dolap, içimizde bulunan doğal ışığı söndürür.
Bu yüklerden bilinçli bir şekilde uzaklaşmaya karar vererek -ister önemsiz anlaşmazlıkları bırakmak, ister gereksiz taahhütlerden kaçınmak, isterse sadece nefes almak için bir an ayırmak olsun- açık dolapları kapatmaya başlayabiliriz. Bu zihinsel dağınıklığı giderme eylemi, o aydınlık varoluş durumuna geri dönmemizi sağlar.
Her geçici arzuyu kovalamayı veya her rahatsız edici hissi reddetmeyi bıraktığımızda, netlik ve içgörü için verimli bir zemin yaratırız. Bu bağlanmama alanında, gerçek anlamda aydınlık zihin durumumuzla karşılaşabiliriz.
Zihnin ışık haliyle bağlantıya geçmenin başka bir yolu, size ilham veren birini hayal etmektir. Varlığı pozitiflik ve huzur yayan biri. Hayatın iniş çıkışlarını zarafetle yönetme yetenekleri, genellikle bu iç ışığa olan kendi bağlantılarından kaynaklanır. Bu tür bireyler üzerinde düşünmek, içimizdeki ışığı tanımamıza yardımcı olur. "Kendi hayatımda geliştirebileceğim hangi nitelikleri temsil ediyorlar?" diye sorabiliriz. Açıklıklarını ve alıcılıklarını taklit ederek, biz de zihinsel parlaklığımızı besleyebiliriz.
Haberler, sosyal medya ve hatta kişisel etkileşimler genellikle endişelerimizi artırarak içimizdeki ışığı gözden kaybetmemizi kolaylaştırır. Hayatın karanlık yönlerine bu şekilde odaklanmak, stres ve kaygı döngüsü yaratarak bizi doğal parlaklık durumumuzdan daha da uzaklaştırabilir. Bu döngüyü kırmak için, bakış açımızı bilinçli bir şekilde değiştirmeliyiz. Olumsuzluğun var olduğunu kabul etmek tabii ki çok önemli ancak bu, hayatımızı dolduran olumlu deneyimleri gölgelememelidir. Minnettarlık ve farkındalık uyguladığımızda, zihinsel manzaramızı aydınlatmaya başlayabilir ve genellikle ulaşılması zor görünen ışığa yer açabiliriz.
Her akşam uykuya dalmadan önce, ışığa yer açmak için o günü ışık bakış açısından değerlendirin. Ve kendinize şu soruları sorun.
1. Gününüzün olumlu anlarına odaklanarak birkaç dakikanızı sessizce tefekkür ederek geçirin.Bugün Sizi ne gülümsetti? Size ne huzur verdi?
2. Minnettar olduğunuz üç şeyi yazın. Odak noktanızı eksik olan şeylerden takdir ettiğiniz şeylere kaydırmak zihninizi aydınlatabilir.
3. İçinizden yayılan bir ışığı hayal edin. Her nefeste genişlediğini, zihinsel alanınızı sıcaklık ve pozitiflikle doldurduğunu hayal edin.
4. Yarın için basit bir niyet belirleyin. Örneğin; Yarın " Çoşku ve Sevinci arayacağım" ya da "Zorluklarda sakinliği kucaklayacağım" gibi çok basit niyetler olabilir
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel Kavunoğlu
Comments