top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıSibel Kavunoğlu

Uyanma Zamanı Geldi


Bugün kendinize şu soruyu sorun.

Yaşamımdaki neye uyanmam gerekiyor?

Bu soru ilginizi çok çektiyse, yazımı okumaya devam edebileceğiniz anlamına geliyor.

Her gün mutlu olmak için bir sürü şey yaparız. Çoğu da arzuladığımız mutluluğu tam olarak getirmez. Mutlu olmayı tam olarak başardığımı söyleyemem ama mutlu olmaya çalışmanın ötesinde başka bir şeylerin olduğuna inanırım. Bu yüzden de bol bol içime döner, o başka şeylerin neler olduğunu keşfetmek için fırsat yaratırım. Zira ileriki bir tarihte bana göre ne olacağını bekleyerek yaşamak çok sıkıcı.

Siz de benim gibi düşünüyorsanız, gözlerinizi kapatın ve nefes alıp verirken nefesin bedeninizdeki hareketini izleyin. Nefes alırken burnunuzdan içeriye giren serin havanın karnınızda yarattığı doğal hareketi, nefes verirken karnınızın eski haline dönüşüyle birlikte sıcak havanın burnunuzdan dışarıya çıkışını izleyin.

Bu şekilde nefes alıp verdiğinizde, nefes alıp verme fikrinde kalmak yerine nefesi yaşamaya başlarsınız. Bu noktada beden ve zihninizde nefesten başka bir şey olmaz. Hiçbir şey düşünmeden bu şekilde sadece nefesinizi izlediğinizde şimdi, şu anda var olan gerçekle buluşursunuz. Nefes alıp vermek hoşunuza gitmediyse aynı uygulamayı yemek yerken de yapabilirsiniz.

Diyelim ki salata yiyorsunuz. Salatanızı yerken sadece karnınızı doyuracak bir ürün olarak değil de salata tohumunu satan kişiden başlayarak sofranıza gelene kadar katkısı olan ambalaj üreticisi, taşıma şirketi, ekimi yapan çiftçi vb. gibi tüm insan ve diğer canlıları teker teker aklınıza getirin. Akıl listenize kıvırcık salatanın yetiştiği toprağın içerisindeki kırmızı solucanların katkısını dahi dahil edin. Kırmızı solucanın şöyle bir hikayesi vardır. Kırmızı solucan verdiği katkı için sizden herhangi bir ödeme yapmanızı istemez. Aynı şekilde salatanın büyüme sürecinde büyük etkisi olan toprak, güneş, yağmur, rüzgâr esintisi, sizden hiçbir beklentisi olmadan, iyi ya da kötü insan olduğunuzu sorgulamaksızın sizin için çalışır.

Yemek yediğiniz anda ya da yürürken yürüdüğünüz anda kaldığınızda ya da televizyon seyrederken sadece televizyon seyrettiğinizde karşılıksız olarak sunulan şefkatten haberdar olursunuz. Yemek yerken zihninizde yarın ne yapacağınıza ya da arkadaşlarınızın ne yaptığına dair düşünceler olduğu sürece size sunulan bu tarz hizmetlerin varlığından hiçbir zaman haberiniz olmaz. Hatta yemek yerken ne kadar yalnız olduğunuzu kendinize hatırlatarak kendinizi depresyona sürüklemeniz an meselesidir. Bu yüzden de ‘’ Yaşamımdaki neye uyanmam gerekiyor?’’ sorusuna doğru yanıtı bulmak için nefes alıp verme fikrinde kalmaktan çok sürecin kendisini, nefes alıp verme deneyimini yaşadığınızda gerçek bilgiyle karşılaşma olasılığınız çok daha fazla olacaktır.

Kendinize soracağınız bilgece soruların yanıtı gelecekle ilgili gözükse de geleceği oluşturan parçalar şimdi, şu andadır. Şimdi, şu anda olmayı en iyi nefes alışverişinize odaklanarak deneyimleyebilirsiniz.

Yaratıcı olmak, yaratıcı fikirler üretmek her zaman güzeldir. Ancak ayakları yere basılı olmayan yaratıcılık kimsenin işine yaramaz. Yaratıcılığın zihin ve bedeninizi yormaktan çok beslemesi gerekir.

Bugünden sonra yaratıcı fikirleriniz olmadan yarım saat boyunca tek bir şeyi yapmaya ve yaptığınız şeyin sizi nasıl beslediğini fark etmeye izin verebilir misiniz?

Her Daim Sevgi ve Işıkla

27 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page